Girişimcilik, heyecan verici ve bir o kadar da karmaşık bir yolculuktur. Bir hayali gerçeğe dönüştürmenin getirdiği sorumluluklar, sadece ürün veya hizmet geliştirmekle sınırlı kalmaz; aynı zamanda finansal ve hukuki süreçleri titizlikle yönetmeyi de gerektirir. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerde (KOBİ’ler) sıkça karşılaşılan ancak nadiren doğru yönetilen bir konu vardır: Şirket ortağının şirkete olan borcu.
Belki acil bir ihtiyacınızı karşılamak için kasadan kısa süreli bir avans çektiniz, ya da belki de uzun zamandır biriken borç bakiyesinin yasal sonuçlarını merak ediyorsunuz. Endişelenmeyin, yalnız değilsiniz. Bu durum, iyi niyetle başlasa bile, Türk Ticaret Kanunu (TTK) ve Vergi Usul Kanunu (VUK) açısından ciddi sonuçlar doğurabilir.
Bu derinlemesine rehberde, şirket ortağının şirkete borçlanması durumunu A’dan Z’ye inceleyecek, yasal çerçeveyi netleştirecek ve sizi risklerden koruyacak pratik çözüm stratejilerini adım adım sunacağız. Amacımız, sadece bilgi vermek değil, aynı zamanda size bu karmaşık finansal dengeyi “Artık yapabilirim!” hissiyle yönetme gücü vermektir. Unutmayın, finansal okuryazarlık, sürdürülebilir bir girişimin temelidir.
⚠️ Önemli Not: Bu makale bilgilendirme amaçlı hazırlanmıştır ve hukuki veya finansal tavsiye niteliği taşımaz. Şirketinizin özel durumu için daima bir mali müşavir veya hukuk danışmanına başvurunuz. Yasal riskleri doğru yönetmek, finansal özgürlüğe giden yolda atılacak en kritik adımdır.
Ortağın Şirkete Borçlanması Nedir? Tanımlar ve Türler
Şirket ortağının şirkete borçlanması, temelde şirketin aktiflerinde (nakit veya mal varlığı) azalmaya yol açan, ancak karşılığında şirketin ortaktan alacaklı olduğu bir durumun ortaya çıkmasıdır. Bu durum, genellikle “Ortaklardan Alacaklar” hesabı altında muhasebeleştirilir.

Peki, bu borçlanma tam olarak nasıl gerçekleşir ve ne tür riskler taşır?
Öz Kaynak ve Yabancı Kaynak Dengesi
Bir işletmenin finansal sağlığı, öz kaynak (ortakların yatırımı) ve yabancı kaynak (borçlar) arasındaki dengeye bağlıdır. Ortakların şirketten borç alması, yabancı kaynak değil, dolaylı olarak öz kaynakların çekilmesi anlamına gelebilir, özellikle de borç geri ödenmezse.
Temel olarak, ortağın şirkete borcu şu şekillerde ortaya çıkabilir:
- Kasa Açığı (Avans Çekme): Ortağın, şirketin nakit kasasından kısa vadeli ihtiyaçları için para çekmesi. Bu, özellikle küçük işletmelerde en sık görülen ve en riskli yöntemdir.
- Mal Çekme: Şirketin ürettiği veya sattığı mal ve hizmetlerin ortak tarafından bedelsiz veya düşük bedelle alınması.
- Ortak Adına Yapılan Ödemeler: Şirketin, ortağın kişisel kredi kartı borcu, faturaları veya özel harcamaları gibi yükümlülüklerini doğrudan karşılaması.
Bu işlemlerin tamamı, muhasebesel olarak takip edilmelidir. Ancak denetimler sırasında asıl sorun, bu borçların geri ödeme niyetinin veya imkanının olmaması durumunda ortaya çıkar.
Vergi Hukuku Açısından Borçlanma: Örtülü Kazanç Tehlikesi
Vergi Usul Kanunu (VUK) açısından, ortağın şirketten aldığı borç, faizsiz veya piyasa faiz oranının altında faizlendirilirse, bu durum vergi idaresi tarafından “örtülü kazanç dağıtımı” olarak yorumlanabilir.
Örtülü Kazanç Nedir?
Kısaca, şirketin ortağına sağlaması gereken menfaati (faiz geliri gibi) sağlamaması durumudur. Eğer siz şirketten 100.000 TL borç alıyorsanız ve bu borca piyasa koşullarına uygun bir faiz işletmiyorsanız, devlet bu faiz farkını (örneğin %20 faiz olmalıydı) şirketin ortaklara dağıttığı “örtülü kâr” olarak kabul eder. Şirketin bu tutar üzerinden vergi ödemesi gerekir.
- Sonuç: Şirket, elde etmediği faiz geliri üzerinden Kurumlar Vergisine tabi tutulabilir.
- Ek Sonuç: Borçlanan ortak ise, bu örtülü kazanç üzerinden Gelir Vergisine tabi olabilir.
Bu, genellikle iyi niyetli bir borçlanmanın, yüksek vergi cezaları ve faiz yüküyle sonuçlanmasına neden olan en büyük tuzaktır. Vergi idaresi için, şirket kasa hesabının (100 Kasa Hesabı) yüksek bakiye vermesi ya da uzun süre “Ortaklardan Alacaklar” hesabının (131) yüksek seyretmesi kırmızı bayraktır.
Türk Ticaret Kanunu (TTK) Çerçevesinde Borçlanma Yasakları
Şirket ortağının şirkete borçlanması durumu, şirketin türüne göre farklı kurallara ve kısıtlamalara tabidir. TTK, özellikle şirket sermayesinin korunmasını amaçladığı için, bazı borçlanma türlerini doğrudan yasaklar veya sıkı şartlara bağlar.
Hukuki Uyarı: Şirket sermayesinin korunması ilkesi gereği, ortağın şirkete olan borcu, esasen şirketin finansal yapısını zedeleyen bir alacak olarak kabul edilir ve bu nedenle yasal düzenlemeler çok ciddidir.
Anonim Şirketlerde (A.Ş.) Durum ve SPK Sınırlamaları
Anonim şirketler, sermayenin korunması açısından en sıkı düzenlemelere tabidir. TTK, A.Ş.’lerde ortakların şirkete olan borçlanmasına yönelik kesin yasaklar getirmese de, dolaylı yoldan sermayenin geri verilmesi yasağı (TTK m. 380) ve örtülü sermaye düzenlemeleri bu durumu ciddi şekilde kısıtlar.
Ancak, asıl dikkat edilmesi gereken nokta, özellikle halka açık A.Ş.’ler ve büyük sermayeli şirketler için Sermaye Piyasası Kanunu (SPK) düzenlemeleridir. SPK, A.Ş. yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerinin ve kontrol sahibi ortaklarının şirkete borçlanmasını ciddi şekilde sınırlar veya yasaklar.
- Yasak Kavramı: A.Ş.’ler için kesin bir yasa olmasa da, borçlanmanın şartları, faizi, teminatları ve geri ödeme planları, TTK’daki dürüstlük ilkesine ve şirketin menfaatlerine uygun olmalıdır. Borçlanma, gizli kâr dağıtımı olarak yorumlanmamalıdır.
- Yönetim Kurulu Sorumluluğu: Yönetim kurulu üyeleri, bu tür borçlanmalara izin vererek şirkete zarar vermişlerse, kişisel olarak sorumlu tutulabilirler.
Limited Şirketlerde (Ltd. Şti.) Durum ve Ortakların Sorumluluğu
Limited şirketler, Türkiye’deki girişimcilik ekosisteminin temelini oluşturur ve bu alandaki borçlanma en çok karışıklığın yaşandığı yerdir. TTK’nın 643. maddesi, limited şirket ortaklarının şirkete borçlanmasına yönelik önemli bir düzenleme içeriyordu, ancak 2025’de bu madde yürürlükten kaldırıldı.
Peki, yasağın kalkması serbestlik anlamına mı geliyor? Kesinlikle hayır.
Yasak kalksa bile, limited şirketlerde borçlanma hala TTK’nın genel hükümleri, özellikle sermayenin korunması ilkesi (TTK m. 603) ve şirket sözleşmesi hükümleri ile sınırlıdır. Ayrıca, VUK’un örtülü kazanç hükümleri Ltd. Şti.’ler için de geçerlidir.
Mini Vaka Çalışması: Ahmet ve Borç Sarmalı
Ahmet, kurduğu limited şirketinden (XYZ Ltd. Şti.) 1 yıl içinde toplam 200.000 TL avans çekti. Şirket sözleşmesinde borçlanmaya dair net bir madde yoktu. Geri ödeme planı da oluşturulmadı. İki yıl sonra, vergi müfettişleri bu borcun faizsiz olduğunu tespit etti. Müfettiş, bu borcun örtülü kazanç dağıtımı olduğuna karar verdi ve şirkete, o yılki ortalama kredi faiz oranı üzerinden hesaplanan faiz tutarı üzerinden Kurumlar Vergisi tarh etti. Ahmet, iyi niyetli olduğunu iddia etse de, yasal prosedürler karşısında çaresiz kaldı. Ahmet’in hatası, borçlanmayı formaliteye uygun (faizli, teminatlı ve sözleşmeli) yapmamaktı.
Borcun Geri Ödenmemesi Halinde Takip Süreci
Şirketin finansal yapısı gereği, ortağın borcu bir alacaktır ve bu alacağın tahsili şirketin menfaatinedir. Ortak, borcunu ödemezse, şirket yasal takip başlatmak zorundadır.
Eğer ortak borcunu ödemeyi reddeder veya imkanı kalmazsa, yönetim organları (Müdürler veya Yönetim Kurulu), şirketi temsil ederek ortağa karşı icra takibi başlatabilir. Bu, zor bir süreçtir, zira genellikle şirket yöneticisi veya müdürü zaten borçlu olan ortaktır.
Yönetim Organının Sorumluluğu: Eğer yöneticiler, şirketin alacağını (ortağın borcunu) tahsil etmek için gerekli yasal adımları atmazlarsa, bu durum görevlerini ihmal olarak değerlendirilebilir ve şirketin diğer ortakları veya alacaklıları tarafından kendilerine karşı sorumluluk davası açılabilir.
Finansal ve Muhasebesel Etkiler: Neden Riskli?
Ortak borçlanmasının sadece hukuki değil, aynı zamanda operasyonel ve finansal etkileri de vardır. Bu etkiler, şirketin kredibilitesini, büyüme potansiyelini ve hatta ayakta kalma yeteneğini doğrudan tehdit eder.
Şirket Finansal Yapısının Bozulması ve Güven Kaybı
Bir ortağın şirkete olan borcu ne kadar yüksekse, şirketin bilançosunda “Alacaklar” kalemi o kadar şişer. Bu alacaklar, gerçekte likit olmayan (kolay nakde çevrilemeyen) varlıklardır, çünkü ortağın bu parayı ne zaman geri ödeyeceği belirsizdir.
Bunun sonuçları:
- Kredi Reddi: Bankalar veya finansal kuruluşlar, şirket bilançosunu incelerken “Ortaklardan Alacaklar” hesabının yüksekliğini görürlerse, şirketin gerçek nakit ihtiyacı olup olmadığını sorgularlar ve kredi başvurularını reddetme olasılıkları artar.
- Ödeme Güçlüğü: Şirketin ticari borçlarını (tedarikçilere veya devlete) ödeyebilmesi için nakde ihtiyacı vardır. Ortağın çektiği para, işletme sermayesini daraltır ve şirketi nakit akışı sıkıntısına sokar.
- Diğer Ortaklarla İhtilaf: Borçlanan ortak dışında kalan diğer ortaklar, bu durumdan dolayı mağduriyet yaşar ve şirketin geleceği tehlikeye girer.
Kasa Hesabının Negatif Durumu ve Denetim Riski
Eğer şirket ortağı, şirketin “Kasa Hesabı” (100) üzerinden borçlanmışsa ve bu borçlar çok büyük tutarlara ulaşmışsa, muhasebede kasa hesabının aşırı şişkin görünmesine yol açar.
Muhasebe İlkesi: Teorik olarak bir şirketin kasasında bulunması gereken nakit miktarı, günlük operasyonel ihtiyaçları karşılayacak makul bir seviyede olmalıdır. Eğer bu miktar yüzbinlerce lirayı aşıyorsa, bu durum denetçiler için anormallik sinyali verir.
- Bu durum genellikle, ortağın çektiği paranın muhasebede “kasa” olarak gösterildiği, ancak fiziki olarak kasada bulunmadığı anlamına gelir.
- Denetimler sırasında bu tutarın yüksek bulunması, sadece örtülü kazanç riskini değil, aynı zamanda hayali işlem veya vergi kaçırma şüphesini de beraberinde getirir.
Ortağın Borçlanmasını Yönetme ve Önleme Stratejileri
Peki, bu risklerden kaçınmak için ne yapmalısınız? Eğer şirketinizde ortağın borçlanması gibi bir durum ortaya çıktıysa veya gelecekte bu tür durumları önlemek istiyorsanız, proaktif ve profesyonel adımlar atmak zorundasınız.
1. Şeffaf Politikalar ve Borçlanma Sözleşmeleri Hazırlama
En büyük hata, ortaklar arası borçlanmayı gayriresmi yürütmektir. Şirket içi borçlanma, aynen bankadan kredi çekiyormuşçasına resmiyetle ele alınmalıdır.
- Ortak Borçlanma Politikası Belirleyin: Şirket sözleşmesinde veya ayrı bir Ortaklar Kurulu kararında, ortağın hangi koşullarda, ne kadar limit dahilinde ve hangi faiz oranıyla borç alabileceğini netleştirin.
- Resmi Borç Sözleşmesi (Senet): Borcun her seferinde yazılı bir sözleşme ile belgelenmesi gerekir. Bu sözleşmede, borcun miktarı, vade tarihi, tahsil edilecek faiz oranı (piyasa rayicine uygun olmalı) ve teminat (varsa) açıkça belirtilmelidir.
- Faizin Takibi ve Muhasebe Kaydı: Borca işletilen faizin düzenli olarak tahakkuk ettirilmesi (gelir olarak kaydedilmesi) ve vergilendirilmesi zorunludur. Bu, örtülü kazanç riskini ortadan kaldırır.
2. Sermaye Artışı veya Kâr Dağıtımı Alternatifleri
Ortakların kişisel nakit ihtiyaçlarını şirketten borçlanarak karşılamaları yerine, bu durumu yasal ve risksiz yollarla çözmeyi düşünün.
a) Kâr Dağıtımı (Temettü):
Eğer şirketin kârı yeterliyse, yasal limitler dahilinde kâr dağıtımı (temettü) yaparak ortağın ihtiyacını karşılayabilirsiniz. Bu durumda ortak, yasal olarak hakkı olan parayı alır ve bu miktar üzerinden gerekli stopajlar yapıldığı için vergi riski minimize edilir. Bu, en şeffaf ve sağlıklı çözümdür.
b) Sermaye Artışı Yoluyla Borcun Kapatılması:
Eğer ortak şirkete yüksek miktarda borçluysa ve bu borcu geri ödeme gücü yoksa, borçlanmayı meşrulaştırmak yerine, bu borcu şirket sermayesine eklemeyi (sermaye artışı) düşünebilirsiniz. Borçlu ortak, şirkete olan borcunu, taahhüt edeceği yeni sermaye payıyla takas eder.
- Bu işlem, şirketin öz kaynaklarını güçlendirir ve bilançoyu temizler.
- Ancak, sermaye artışı süreci noter tasdiki ve Ticaret Sicilinde tescil gerektiren resmi bir süreçtir.
3. Borç Bakiyesini Yapılandırma ve Teminatlandırma
Mevcut borç bakiyesi yüksek ve eski tarihli ise, bunu temizlemek için acil bir plan yapılmalıdır.
- Borcun Teminat Altına Alınması: Borçlu ortak, borcunun karşılığında şirkete şahsi mal varlığını (tapu, araç rehni, hisse senedi) teminat olarak göstermelidir. Bu, borcun geri ödenebilirliğini artırır ve denetimlerde iyi niyet göstergesi olarak kabul edilir.
- Yapılandırma Planı: Ortağın, borcu taksitler halinde ve faiziyle birlikte ne zaman ödeyeceğine dair detaylı bir geri ödeme takvimi oluşturulmalıdır. Bu takvim, şirket defterlerinde ve kararlarında kayıt altına alınmalıdır.
Bu adımlar, hem şirketinizin finansal disiplinini sağlar hem de yasal riskleri sıfıra yaklaştırır.

Yasal Sonuçlar ve Müeyyideler: Hukuki Riskler
Borcun yönetilememesi veya yasal prosedürlere uyulmaması durumunda, ortaklar ve şirket yöneticileri ciddi hukuki müeyyidelerle karşılaşabilirler. Bu, girişimcilik hayalinin kabusa dönüşmesine neden olabilir.
Ortaklıktan Çıkarma ve Pay Devri Zorunluluğu
Özellikle limited şirketlerde, eğer bir ortak şirketin menfaatlerine aykırı hareket ediyorsa (örneğin, sürekli borç alıp şirketi finansal darboğaza sokuyorsa), diğer ortaklar tarafından TTK hükümleri çerçevesinde ortaklıktan çıkarılması talep edilebilir.
TTK m. 638: Haklı Sebeple Çıkarma
Şirketin sürekliliğini tehlikeye atan, şirkete sadakat yükümlülüğünü ihlal eden davranışlar (yüksek borç ve geri ödememe) haklı sebep teşkil edebilir. Bu durumda, mahkeme kararıyla borçlu ortak şirketten çıkarılabilir ve payları zorla devredilebilir. Bu, en radikal ancak bazen kaçınılmaz bir çözümdür.
İflas Durumunda Ortak Sorumluluğu
Eğer şirket, ortağın borçları yüzünden nakit akışını kaybeder ve ticari borçlarını ödeyemez duruma gelerek iflas ederse, borçlu ortak ve durumu yönetmekle yükümlü olan yöneticiler (müdürler/yönetim kurulu) büyük bir sorumlulukla karşılaşır.
- Malvarlığına El Konma Riski: Normal şartlarda sermaye şirketlerinde ortakların sorumluluğu sınırlıdır (sadece taahhüt ettikleri sermaye kadardır). Ancak, ortak borçlanması nedeniyle şirketin iflasına yol açılmışsa, bu durum haksız fiil ve kötü yönetim olarak değerlendirilebilir.
- Haksız Fiil Sorumluluğu: Şirket alacaklıları, eğer ortağın veya yöneticinin kötü niyetli veya ihmalkar davranışları (ortağın borcu çekmesi gibi) nedeniyle zarar gördüklerini kanıtlarlarsa, yöneticilere ve borçlu ortağa karşı kişisel dava açabilirler. Bu, sınırlı sorumluluk perdesinin aralanması anlamına gelir.
Vergi İncelemeleri ve Cezalar
Daha önce değindiğimiz örtülü kazanç riski gerçekleştiğinde, sonuçlar sadece şirketin ana borcunu ödemekle bitmez.
- Vergi Ziyaı Cezası: Ödenmesi gereken faiz geliri üzerinden hesaplanan verginin (Kurumlar Vergisi ve GVK stopajı) bir katı oranında ceza kesilebilir.
- Gecikme Faizi: Verginin vadesinden itibaren ödeme tarihine kadar gecikme faizi uygulanır.
- Uzlaşma Zorluğu: Yüksek borç bakiyelerinin denetlenmesi genellikle uzlaşmaya gidilse bile yüksek maliyetlere yol açar.
Bu nedenle, ortağın şirkete olan borcu, küçük bir finansal işlem gibi değil, potansiyel bir yasal bomba olarak görülmeli ve en baştan profesyonelce yönetilmelidir.
Geleceğin Girişimcisine Tavsiyeler: Disiplin ve Finansal Okuryazarlık
Girişimcilikte başarılı olmak, sadece iyi bir fikir ve sıkı çalışmayla ilgili değildir; aynı zamanda finansal sınırları net çizmek ve yasal kurallara uymakla da ilgilidir. Şirketinizin sağlıklı ve sürdürülebilir büyümesi için ortağın borçlanması konusuna disiplinle yaklaşın.
1. Kural: Şirket Senin Kişisel Kumbaran Değil. Şirket ayrı bir tüzel kişiliktir. Kasanızdaki para, sizin özel harcamanız için değil, şirketin geleceği ve operasyonları için ayrılmış işletme sermayesidir. Bu ayrımı zihninizde netleştirmek, finansal disiplinin ilk adımıdır.
2. Erken Davranın, Borcu Kapatın. Eğer mevcut bir borç bakiyesi varsa, zaman kaybetmeden bu borcu kapatın veya yasal prosedürlere uygun (faizli ve teminatlı) bir yapılandırma planı yapın. Geçmiş borçlar, gelecekteki büyümenizin önündeki en büyük engeldir.
3. Finansal Danışmanlık Şart. YMYL (Your Money Your Life) konularında her zaman uzman desteği almalısınız. Muhasebeciniz veya mali müşaviriniz, bu tür işlemlerin vergi ve TTK açısından nasıl doğru kaydedileceği konusunda size rehberlik edecektir. Maliyetten kaçınmak için yanlış adımlar atmak, ileride on katı maliyetle geri dönebilir.
Bu rehber size, şirket ortağı borçlanmasının karmaşık ve tehlikeli yasal sonuçlarını gösterdi. Ancak bu bilgilerle donanmış olarak, riskleri yönetebilir ve işinizi sağlam temeller üzerine inşa edebilirsiniz. Unutmayın, en başarılı girişimciler sadece vizyoner olanlar değil, aynı zamanda en disiplinli olanlardır.
Şimdi sıra sizde! Şirketinizin finansal defterlerini kontrol edin, mevcut borçları şeffaflaştırın ve sağlıklı bir geleceğe doğru emin adımlarla ilerleyin!
Sık Sorulan Sorular (SSS)
Şirket ortağının şirkete olan borcunu faizsiz kullanması yasal mıdır?
Hayır, faizsiz borçlanma yasal riskler taşır. Türk Vergi Hukuku’na göre, ortaklar arası borçlanmanın emsaline uygun (piyasa rayicine yakın) bir faiz oranıyla yapılması zorunludur. Faiz uygulanmaması durumunda, aradaki fark “örtülü kazanç dağıtımı” olarak değerlendirilir ve şirket ile ortak ayrı ayrı vergilendirilir. Bu durum, yüksek vergi cezalarına yol açabilir.
Ortaklardan Alacaklar hesabı ne kadar yüksek olursa risk başlar?
Kesin bir yasal limit olmamakla birlikte, Maliye Bakanlığı ve denetçiler, bu hesabın şirket öz kaynaklarına oranla orantısız şekilde yüksek olmasını (örneğin, şirket sermayesinin %20’sini aşması) veya borcun 12 aydan uzun süredir yapılandırılmadan bilançoda durmasını riskli kabul eder. Önemli olan borcun yüksekliği değil, geri ödeme niyetinin ve planının şeffaf olmamasıdır.
Limited şirket ortağı şirketten borç alabilir mi, yoksa tamamen yasak mıdır?
Yeni Türk Ticaret Kanunu (TTK) limited şirketlerde ortağın şirkete borçlanmasını kesin olarak yasaklamamıştır. Ancak borçlanmanın şirketin menfaatine uygun, şeffaf, faizli ve teminatlı olması gerekir. Borçlanma, şirketin sermayesinin korunması ilkesine aykırı olmamalı ve örtülü kazanç doğurmamalıdır. Çoğu şirket sözleşmesi, bu tür borçlanmaları kısıtlayıcı hükümler içerir.
Borçlu ortağın borcunu ödeyememesi durumunda ne olur?
Şirket, alacağını tahsil etmek için borçlu ortağa karşı yasal takip (icra) başlatmak zorundadır. Eğer şirket bu takibi başlatmazsa, şirket yöneticileri (müdürler) görev ihmalinden sorumlu tutulabilir. Borcun büyük olması ve şirketin iflasına yol açması durumunda ise, diğer ortaklar ve alacaklılar, borçlu ortağa ve yönetime karşı haksız fiil sorumluluğu davası açabilir.
Şirkete olan borcumu sermaye artırımı yoluyla kapatabilir miyim?
Evet, bu, bilançoyu temizlemek için yaygın ve yasal bir yöntemdir. Borçlu ortağın, şirkete olan alacağını (kendi borcunu) taahhüt edeceği yeni sermaye payına mahsup etmesi mümkündür. Bu işlem, borcu kapatırken aynı zamanda şirketin öz kaynaklarını güçlendirir. Bu işlem, noter ve Ticaret Sicilinde tescil gerektiren resmi bir süreçtir.
Borcu kapatmak için kâr dağıtımı (temettü) yapmak mantıklı bir çözüm müdür?
Kesinlikle. Eğer şirket yeterli kâra sahipse ve yasal kâr dağıtımı şartları oluşmuşsa, kâr dağıtımı yaparak ortağın borcunu bu dağıtılan temettüden mahsup etmek en temiz yöntemlerden biridir. Bu, hem borcu yasal yollarla kapatır hem de ortağın ihtiyacını karşılar, aynı zamanda vergi risklerini ortadan kaldırır.
